Abdülaziz Han 7 Şubat 1830’da
doğdu. Babası, Sultan İkinci Mahmut Han, annesi Pertevniyal Valide Sultan’dır.
Abdülaziz doğduğunda Osmanlı gerileme dönemine girmiş, Ruslarla harp halinde
olmasının yanında birçok isyan baş gösteriyordu. Fakat Sultan İkinci Mahmut, oğlu
Abdülaziz Efendinin eğitimine gerekli intibahı göstermeye çalışıyor daha yedi
yaşındayken din ve fen ilimlerini öğretmesi için zamanın alimlerinden Hasan
Fehmi Efendiyi görevlendirmişti(1).
ANONİM, SULTAN ABDÜLAZİZ,
(1830-1876), TUVAL ÜZERİNE YAĞLI BOYA, ASKERİ MÜZE RESİM KOLEKSİYONU S. 166
Oldukça iyi bir eğitim
alan Abdülaziz Efendi Sultan Mahmut’un gözetiminde kendinden yedi yaş büyük
olan abisi Abdülmecid’le birlikte önceki Osmanlı şehzadelerinden daha serbest
bir terbiye ile yetiştirildi.
Ayrıca Abdülaziz Efendinin doğduğu ve yetişmeye başladığı yıllarda Osmanlı İmparatorluğu yenileşme hareketleri içindeydi. Bu yenileşme hareketleri Abdülaziz’in birçok yönünü ciddi bir şekilde etkilemiştir. Avrupa eşyaları, yeni kıyafetler ve usuller içinde büyüyen Abdülaziz insan resmi yapan ressamlar da tanımış, Ques ve Schranz gibi Ressamlardan eğitim almıştır. Aynı zamanda babası II. Mahmut yerli yabancı ressamlara kendi portreleriyle çocuklarının resimlerini yaptırıyor olması da saraydaki sanat ortamının oluşmasında önemli bir faktördür. Babasının vefatıyla Abdülaziz Efendi büyük biraderinin veliahdı oldu(2)
Ayrıca Abdülaziz Efendinin doğduğu ve yetişmeye başladığı yıllarda Osmanlı İmparatorluğu yenileşme hareketleri içindeydi. Bu yenileşme hareketleri Abdülaziz’in birçok yönünü ciddi bir şekilde etkilemiştir. Avrupa eşyaları, yeni kıyafetler ve usuller içinde büyüyen Abdülaziz insan resmi yapan ressamlar da tanımış, Ques ve Schranz gibi Ressamlardan eğitim almıştır. Aynı zamanda babası II. Mahmut yerli yabancı ressamlara kendi portreleriyle çocuklarının resimlerini yaptırıyor olması da saraydaki sanat ortamının oluşmasında önemli bir faktördür. Babasının vefatıyla Abdülaziz Efendi büyük biraderinin veliahdı oldu(2)
Bu dönemde Abdülaziz Efendi İstanbul’da
gönlünce yaşantısını devam ettiriyor ve ilgi alanları doğrultusunda gönlünce
çeşitli uğraşlar edine biliyordu. Abisi Sultan Abdülmecid, kardeşini bu yönde
kısıtlamıyor, halk arasında dolaşıp Kurbağalı Dere’deki köşkünde vakit
geçirebiliyordu. Bu arada genç şehzade ağabeyinin
devrinde de eğitimini devam ettiriyor resme, musikiye yeteneği olduğu
görülüyordu. Ne kadar batıya dönük bir ilgi alanı ve tarzı olsa da Abdülaziz
oldukça dindar, Türk gelenek ve göreneklerine Osmanlı kültürüne de bağlı bir Şehsadeydi. Türk adetlerini pehlivan güreşlerini, horoz ve koç dövüşlerini
seviyor, yüzme, güreş ve cirit gibi sporları icra ediyordu. Ayrıca, Veliaht
Dairesinde ve Kurbağalı dere Köşkünde cins hayvanlar yetiştirmekten keyif
alıyordu. Şehzade Abdülaziz ve Sultan Abdülmecid’in ilişkilerine önemli bir
örnek teşkil eden bir olay ise, İstanbul'a ziyarete gelen Grandük Nikola ile
Abdülaziz’i görüştürmüş ve veliahdını bir yabancı misafirle tanıştıran ilk
padişah olmuştur. Bu olay Sultan Abdülmecid’in Abdülaziz üzerindeki etkisini de
vurgulaması açısından ayrı bir öneme sahiptir.
Böyle bir ortamda şehzadeliğini geçiren Abdülaziz
uzun boylu ve kumral sakallıydı. Vücudu da pek iri ve kuvvetliydi. Cihan
pehlivanlarıyla güreşe bilecek kuvvete sahipti.
Arapça ve Farsçaya, iyi derecede vakıftı. Ayrıca bütün Osmanlı
padişahları gibi dini bilgisi de oldukça fazlaydı. Zamanın bütün silahlarını en
iyi şekilde kullanmayı bilen Sultan iyi bir at binicisi olmasının yanında cirit
atmayı, güreş tutmayı da biliyordu. Edebiyat bilgisi yüksek olan Sultan Dünya
siyasetiyle de yakından ilgileniyordu. Bütün bu özelliklerinin dışında
musikiyle ve hat sanatıyla uğraşan sultanın esas öne çıkan özelliği hiç
şüphesiz Resim sanatıyla uğraşıyor olmasıdır.
İMZASIZ, (SULTAN
ABDÜLAZİZ’E AİT OLDUĞU DÜŞÜNÜLÜYOR) SERMENDE KALESİ KUŞATMASINDA AHMET PAŞA
MUHAREBESİ, TUVAL ÜZERİNE YAGLI BOYA
Ayrıca yetiştiği bu
ortam oldukça zengin ve güçlü bir kişilik yapısı oluşmasına neden olmuş, böylelikle
bestekâr, şair ve ressam bir padişah Osmanlı tarihi satırlarında kendine yer
bulmuştur.
Sultan Abdülaziz Tahta Geçmesi Ve Osmanlı Devletini Durumu
Haziran 1861’de Sultan Abdülmecid’in veremden vefatıyla veliaht olan Abdülaziz 31 yaşında 32. Osmanlı padişahı olarak tahta çıktı. Bu dönemde Osmanlı Devleti eski gücünü kuvvetini yitirmiş Osmanlı İmparatorluğunun klasik yapısının çöktüğü dünyanın yeni modern yapısı karşısında bütünlüğünü koruma ve gelecek kaygısı içinde huzurunu kaybetmiş bir Osmanlı vardı.
III. Selim’le başlayan yenilikçi hareketleri II. Mahmut’un reformları Tanzimat ve Islahat Fermanları birbirini takip ediyor, batıda esen milliyetçilik rüzgarları imparatorluğun çok renkli etnik yapısı nedeniyle devletin bütünlüğü sarsılmakta, bağımsızlık anlayışlarını hızlandırmaktadır.
Devlet iç ve dış dengeleri koruyarak bu kargaşadan
kurtaracak çıkış yolları arıyor, siyasal kadrolardaki yetersizlik bu durumu
daha müşkül bir hal almasına neden oluyordu. Osmanlı siyasal tarihinin en
önemli safhalarını yaşıyordu. İşte Abdülaziz böyle bir dönemde Padişah olmuş bir
dönüm noktası sayılacak atılımları, icraatları, özel ilgileri, siyasi kişiliğiyle
on beş yıllık iktidar döneminden tahttan indirilmesine hazin ve tartışmalı
ölümüyle otuz ikinci Osmanlı padişahıdır.
Sultan Abdülaziz'in En çok Yatırım Yaptığı Alan
Bu buhranlı dönemde padişah olan sultan saltanatı süresince üzerinde en çok durduğu ve yatırım yaptığı alan orduydu. Ordunun modernizasyonunu sağlaya bilmek adına dönemin son model top tüfekleri ordu için temin edilmiştir.Sultanın Ülke İçindeki Ve Dışındaki Temasları
Sultan Abdülaziz hükümdarlığı süresinde ülke içinde ve dışında birçok
temaslarda bulunmuş çeşitli yolculuklar yaparak dengeleri korumaya çalışmıştır;
Yavuz Sultan Selimden sonra Mısırı ziyaret eden ilk Osmanlı padişahıdır (3 Nisan 1863).
Eyaletleri ziyaret etmesinin yanı sıra Sultan Aziz Batı Avrupa ziyaretinde de bulunmuştur(21 Haziran 1867).
Batı Avrupa da ziyaretlerde bulunan ilk ve tek padişahı olan Abdülaziz, III. Napolyon’un daveti ile Paris’te açılan büyük bir sanat sergisine katılmış, Sultan Abdülaziz, sergiden sonra imparator ile temaslarda bulunmuş, İngiltere, Belçika, Almanya, Avusturya-Macaristan gezilerinden sonra da geri dönmüştür.
Yavuz Sultan Selimden sonra Mısırı ziyaret eden ilk Osmanlı padişahıdır (3 Nisan 1863).
Eyaletleri ziyaret etmesinin yanı sıra Sultan Aziz Batı Avrupa ziyaretinde de bulunmuştur(21 Haziran 1867).
Batı Avrupa da ziyaretlerde bulunan ilk ve tek padişahı olan Abdülaziz, III. Napolyon’un daveti ile Paris’te açılan büyük bir sanat sergisine katılmış, Sultan Abdülaziz, sergiden sonra imparator ile temaslarda bulunmuş, İngiltere, Belçika, Almanya, Avusturya-Macaristan gezilerinden sonra da geri dönmüştür.
Sulta Aziz döneminde her alanda birçok
yenilikler ve çalışmalar yapılmıştır;
Tanzimat Fermanı ile Osmanlı’nın girdiği Batılılaşma süreci bu dönemde de devam etmiş, ülke genelinde yeni vilâyetler ilân edilmiştir.
Eğitim alanında, ciddi çalışmalara imza atılmış, İstanbul Üniversitesi Fransız Eğitim sistemi örnek alınarak tekrar düzenlenmiştir.
Orman, tıp ve madencilik okullarıyla, lise ve sanayi okulları açılmıştır.
Doğu Ekspres’in bir durağı olan Sirkeci Garının temelleri Abdülaziz döneminde atılmıştır.
Askeriyeye çok fazla yatırım yapan Sultan askeri üniformalarda da değişiklik yaptırmıştır.
Bu dönemde İlk defa posta pulu kullanılmaya başlanmış, Sahil kesimlerine deniz fenerleri inşa edilmiştir.
Mali anlamda önemli bir adım olan Osmanlı Bankası kurulmuştur. Sayıştay ve Danıştay'ın temelleri atılmıştır. Ayrıca, İtfaiye teşkilatı da oluşturulmuştur.
Tanzimat Fermanı ile Osmanlı’nın girdiği Batılılaşma süreci bu dönemde de devam etmiş, ülke genelinde yeni vilâyetler ilân edilmiştir.
Eğitim alanında, ciddi çalışmalara imza atılmış, İstanbul Üniversitesi Fransız Eğitim sistemi örnek alınarak tekrar düzenlenmiştir.
Orman, tıp ve madencilik okullarıyla, lise ve sanayi okulları açılmıştır.
Doğu Ekspres’in bir durağı olan Sirkeci Garının temelleri Abdülaziz döneminde atılmıştır.
Askeriyeye çok fazla yatırım yapan Sultan askeri üniformalarda da değişiklik yaptırmıştır.
Bu dönemde İlk defa posta pulu kullanılmaya başlanmış, Sahil kesimlerine deniz fenerleri inşa edilmiştir.
Mali anlamda önemli bir adım olan Osmanlı Bankası kurulmuştur. Sayıştay ve Danıştay'ın temelleri atılmıştır. Ayrıca, İtfaiye teşkilatı da oluşturulmuştur.
Devlet
kademelerince bu değişikler yapılmaya çalışılırken aynı zamanda iç ve dış
karışıklıklarda devam ediyordu;
Rusya ve Avrupa Devletlerinin kışkırttığı Balkan isyanları
her geçen gün şiddetini artırmaya devam ediyor, 1861-64 yılları arasındaki
Karadağ İsyanı İkinci Karadağ Harekâtı ile bastırılmasına rağmen, Karadağ
sorunu büyümeye devam ediyordu.
1861-66 Yılları arasında Eflak-Buğdan olayları
cereyan ediyordu.
1862-67 Yılları arasındaki Sırbistan olayları ise Türk
askerlerinin Sırbistan’daki kalelerden çekilmesiyle sonuçlandı.
1866-68
arasındaki Girit Ayaklanması Girit Nizamnamesi ile çözümlenmeye
çalışıldıysa da Girit’in kaybına giden olaylar dizisi başlamış oldu.
Hıdivlikle yönetilen Mısır’ın özerklik haklarının
genişletilmesi bu eyaletin 1882’de kesinkes kaybına yol açan Mısır’ın borç
sorununun ortaya çıkmasına başlangıç teşkil etti.
Abdülaziz’in hükümdarlığının
son yılları olan 1875-76 yılında Hersek İsyanı ile 1867’de başlayan ve 1876’da
iyice yayılan Bulgar İsyanları ile mücadele ederek geçti.
Şehit Edilen Sultan
Sultan 30
Mayıs 1876 Darbesi ile tahttan indirildi. Gözaltında
bulundurulduğu Feriye Saraylarında 4 Haziran 1876 günü
bilekleri kesilerek şehit edilmiştir.
1. Ömer Faruk Yılmaz, Bir Şehit
Sultan Abdülaziz Han, Çamlıca Yayınevi, İstanbul, 2015, s.9.
2. Haluk Y. Şehsuvaroğlu, Sultan Aziz
Hayatı Hal’i Ölümü, Milli Saraylar Daire Başkanlığı Yayını, İstanbul 2011,
s.15-16.
3.Ömer Faruk Yılmaz, Bir Şehit Sultan Abdülaziz Han, Çamlıca Yayınevi, İstanbul, 2015 s.121-128
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder